

Önümüz uzun bir kış. Yakında inlerimize çekilmeden önce 2020 yılı içerisinde konuştuğumuz ana konuları toparladık. Ve sezonu kapattık. Bizi izlemeye devam edin!


Seçim sonrası Amerika'nın restorasyon süreci resmen başladı. Yıllardır nasıl Trump Amerika'ya, ihtişamlı günlere döneceğiz dediyse, Biden da tekrar saygıdeğer konuma dönüşü vaat ediyor. Referans alınan ihtişam veya saygıdeğerlik algısı bir yana şüphe götürmez olan bir şey var. O da eski tas eski hamam anlayış ve yöntemlerin ülkenin iyileşip yenilenmesine yetmeyeceği!


2010'larda çatallanan gerçeklik algısı artık yarıklaştı. Hayatı iki boyutlu düzlemde birbirinden ayrılan doğrular olarak görmekten ziyade aralarında zaman ve mekan olarak farklılıklar içeren değişik boyutların bütünü olarak görmek lazım. Dolayısıyla Amerika'da iki başkanlık arasının da bir bayrak devir süreci olması beklenemez. Zira başkanın en önemli derdi, ayrılmadan önce takipçilerini ana akımdan kurtarıp bir an önce kendi medyasına taşımak!


Amerika'nın seçimi sonuçlandı. Ülkenin yarısı sokaklarda dans etti. Diğer yarı ise şarjörleri doldurmuş bekliyor. Yok yok o kadar kötü değil. Ama yargıda yobazlar, meclislerde de prostatlar varken, ülkenin genç ilericilerine yürütme yolu açılmaz ve yok sayılırlarsa eğer...İşte o zaman kötü olacak!


Amerika'da altmış milyon kişi oy kullandı bile. Ekseriye, bu erken oylar demokratlara, seçim günündeki oylar ise cumhuriyetçilere gidecek. Üstüne üstlük, erken oylar, seçim günü atılan oylardan Sonra sisteme giriliyor! Dolayısıyla sayım başladığında Trump, geceye önde başlayıp zaman ilerledikçe geri düşebilir. Akıllardaki soru şu: İşler sokağa taşar mı, hatta seçim mahkemelere taşınır mı?


Dünya tarihine etki edecek bu seçimde sonucu belirleyecek oy kimlerden çıkar? Ülkenin beşte biri olan ama yasadışı diye dışlanan latin kökenlilerden mi? 'Onlar yağmacı' denilen, son yılların en büyük protesto gösterilerinin öznesi siyahlardan mı? Yoksa 'bu veba' Çin yüzünden başımıza geldi' ithamının muhatabı asyalılardan mı? Cevap çok şaşırtacak!


Trump mesihe bağlayıp dindar oylara kilitlenmiş vaziyette, 'iyileştim ben, bak mucize mucize' diyor. Trump'ın stratejisti ise mezhep mezhep dolaşıp 'ama onlar bebeklerimizi öldürüyorlar' diyor. Peki esas hayat memat meselesine düşmüş Amerika ne diyecek? Bu hafta ülkenin vazgeçilmezi olan dinin bu seçime etkisini konuştuk.


Başkan nihayet salgına yakalandı. Bu durum, seçime kadar bir ay boyunca onun üstüne yapılacak haberlerin yayın sürelerini zıplatacak. Destekçisi olmayanlarda bile bayrağın etrafında toplanma etkisini uyandıracak, hatta muhtemelen iyileşirse, kendisini davulla zurnayla kahraman gibi karşılatabilmesine imkan sağlayacak. Öte yandan trump hastalanarak, Amerikan halkını fena hayal kırıklığına uğrattı. Özellikle Kovid'in varlığına inanmayan milyonların nezhinde!


Cumhuriyetçiler, kürtaj karşıtı bir yargıcı onaylayıp, şipşak işbaşı yaptırtma derdinde. Hatta kongre seçimlerine başkanlıktan daha fazla önem verdiklerine dair seçmene göz bile kırpıyorlar. Öte yandan, milyarder başkanın uzun yıllardır vergi filan vermediği belli oldu olmasına da, kimin umurunda, işte orası belli değil!


İkonlaşmış bir yüksek yargıç ölür.Genel seçimle iç içe girmiş, üst üste binmiş bir yeni yargıç sürecine geçilir. Demokratların ve cumhuriyetçilerin meydan muhaberesi artık tam anlamıyla liberal ile muhafazakar arasındaki savaşa dönüşmüştür.


Amerika'da Twitter, Facebook, Youtube veya Instagram, herhangi bir sosyal medya portalına gir. Ama kendi hesabınla değil, anonim olarak gir. Ekranda Trump olacak. Kendi hesabınla girersen görmeyeceksin çünkü senin o surata oy moy vermeyeceğini zaten çok iyi biliyorlar. Öte yandan diğer adaya ulaşmak için ise çaba sarf etmen gerekecek. Biden sana gelmiyor, sen Biden'a gidiyorsun! Popülistlerin teknoloji ile imtihanı bu seçimde de iyi giderken, eski Amerika hala 2016'nin bazı hatalarını tekrarlıyor.


Kongreler sonrası, münazaralar öncesi ara dönemindeyiz. Ve gerginlik tırmanmakta. Yine MAGA'lar ve ANTİFA'lar arasında sokak çatışmalarının yaşandığı bir hafta. Tehlikede olan beyaz egemenliği konusuna yoğunlaşan Cumhuriyetçi aday, bir yandan taraftarlarını mükerrer oy atmaya çağırırken, öte yandan geçmişte Asker hakkında söylediklerinin basına sızması sonrasında subaylar rahatsız. Demokrat adayın milli birlik beraberlik mesajı üzerine kurulu kampanyası ise ülkenin elitlerinden rekor para toplasa dahi, kamuoyu bu adayın kitleleri harekete geçirebileceğine dair temkinli yaklaşmakta.


Geçen haftaki Cumhuriyetçi Kongresi, çok ateşli taraftarlarla doluydu. Kongre, hayranlara eğlenceli bir seçki sundu. Saray'daki son sahne ile de tamama erdi. Bu sıralarda dışarıda pick-up'lar, bisikletçi avına başlamışlardı bile.


Dört yılda bir Amerikan klasiği olan seçimler, Demokrat ve Cumhuriyetçiler'in kongrelerini yapmasıyla birlikte son dönemecine girmekte.


Son aylarda al-sat yapan uygulamalar tavan yaptı. Evlerinde eşofmanla oturan yeni kullanıcılar ekseriye bilmediği piyasalara emir vermeye başladı. Ceplere giren 'trading' uygulamaları, insanı cezbedici sesler ve görseller kullanıyor. Renkler rakamların yerine geçiyor. Bas butona ne çıkarsa bahtına!


Anonim başlatılan ve genelde kurmaca ilişkiler ağlarını 'açığa çıkarma' üzerine kurulu binlerce mecra var. Hatta kimileri birer akım haline gelip bedavadan katlanarak yayılıyor. Öte yandan çoktan kurumlaşmış bir çok 'saygı duyulan' kaynak ise ya arkalarını bir milyardere dayıyor ya da aylık ücret münasebetiyle ancak kısıtlı bir kitleye seslenebiliyorlar. Aradaki bu makas açıldıkça her iki tarafın alıcıları da gerçekten uzaklaşıyor.


Amerika'da Devlet, önümüzdeki yıllarda devleşecek. Burası kesin. Henüz bilinmeyenler ise, tepedeki teknoloji şirketlerini bölüp bölmeyeceği, gelir dağılımındaki eşitsizliğe deva olup olmayacağı ve gomonist başkanın kim olacağı.


Bu yıl olimpiyatlar yapılamadı. Onun yerine kılıçlar kalkanlar eşliğinde ayrı bir tezgah tertip ediliyor. Dünyanın dört bir köşesinden tek- tipçiler hababam sidik yarıştırıyor. Henüz "finish line" da ufukta gözükmemekte. Umutlar ise tüm tek tipçileri boyayıp geçecek olan bol renklilerde!


"Anı Yaşayın" sloganı üzerine kurulu Çin menşeli TikTok, Hindistan ile Çin arasındaki sınır çatışmasından sonra Hindistan tarafından yasaklandı. İzinsiz veri topladığına dair bir post çıktı; Amazon çalışanlarından bu uygulamayı silmeleri istendi. Teknoloji üzerinden kurgulanan çok kutuplu yeni dünya düzenine hoşgeldiniz!


Salgın sırasında yaz ortasına geliyoruz. İflaslar, depresyonlar ve bilumum belirsizlik, ahlak konusuna tavan yaptırttı. Ahlak bir can simidi mi yoksa kof bir yama mı? Kafayı boşaltmak için, geriye doğru analiz ettik, ileriye yönelik öngörü yaptık!


Ne istediğini bulmaya çalışırken, düşünürsün ve bölünürsün. Neyi istemediğini ise iç organlarına kadar hissedersin. Bundan dolayı basit ve ulaşılabilir hoşnutsuzluk ifadelerine, sırf son harf kuşağının oyuncakları olarak bakılamaz. Sokakta ve dijitalde kalıcı güçleri vardır. Hatta katılımcı demokrasinin öncüleridirler.


Bu hafta Wall Street'teki boğanın etrafına etten duvar örüldü. Kristof Kolomb heykellerinin kafaları söküldü. Profiline parti, başkan vs. resmi koyan trol şebekeleri yerlerinden edildi. Fakat esas kim ördü, kim söktü ve kimler yerlerinden edildi? Sembollerin ve trollerin aynı yere tıkıştığı bu bölümde konuştuk.


Değişime imkan verenler ile standart işlemlerine devam etme tutumunda olanlar arasındaki kontrast, salgın hastalık ve sokak isyanı zamanında artıyor. Ama bir ayrı kontrast da bazen mevcut durumdan en şikayetçilerin, hiçbir şeyi değiştirmemek isteyenler olması!


Bir adamın ensesine dizini bastıran "kamu görevlisi". Nefes almak için dokuz dakika çırpınan, sonra ölen adam. Ve ülkenin onlarca kentinde çıkan isyan. Kahrolsun bağzı şeyler


Pekin'deki Ulusal Halk Kongresi devam ederken ülkenin istikameti de belirginleşmekte. Sağlamlık ve bütünlük üzerine yazılan bu hikayede Çin, egemenleri rahatsız etmekten çekinen hüviyetini üzerinden atıyor. Artık geleceğimiz değil, şimdimiz olmaya oynuyor.


Devlet, piyasa koşullarını belirleme gücünü arttırıyor. Fırlamış işsizliğe yama olmaya çalışıyor. Fakat işsizlik artışını durdurmak ve iş yaratmak ayrı iki mesele. Birçok krizde olduğu gibi, eski tas eski hamam mı? Bu sefer ne farklı?


Çalışma hayatının dinamiklerinde ve "çalışanın fizyolojisinde" kartlar yeniden dağıtılıyor. Ortamın mimarisinden tut, happy hour'una kadar değişecek olanlar virüs sonrası geçici ayarlar mı? Yoksa uzun dönemli gidişatın doğal sonuçları mı?


Karantinadan çıkışla birlikte, kutuplaşma kendini yine göstermekte. Amerika hemen şimdi bütün dükkanlar açılsın diyenlerle, son bir vaka kalmayıncaya kadar evde kalalım diyenler arasında sıkışmış bir yerde. "Eski"ye dönme isteği, yalnızca kırsalı geniş eyaletlere mahsus değil, devletçi liberallerde de alışkanlık halini almış. Amerika'da durum böyleyken, genelde ise üzerimize yapışmış kimlikler adapte olmamızı nasıl etkiliyor?


Önümüzdeki aydan itibaren, eğrinin tepesinden yavaş yavaş aşağıya doğru kaymaya başlayacağız. Evden çıktık diyelim; cebimizdeki telefon, nerede kiminle olduğumuz bilgisini paylaşmak için kullanılabilir. Takip için GPS, bluetooth veya baz istasyonu verileri toplanabilir. Peki siyasal, ekonomik ve de özellikle kültürel farklılıkların, bu tür teknolojilere adapte etmemizdeki rolü nedir?


Salgın, büyüme üzerine kurulu bütün sistemi şu an için durdurdu. Ve önümüzdeki bir kaç çeyrek boyunca da daraltacak. Ekonomik daralma kimi daha fazla etkiler, hangi yeni akımlara olanak sağlar? Hiç kimsenin hiç bir şeyi tam tahmin edemediği yerde, bir bilgelik var mı?